Sorumluluk taşıyan anne ve babalar çocuklarını nasıl okul öncesinde özenle büyütüyorlarsa, okula başladıklarında da aynı özeni gösterirler. Ancak endişeleri doğal olarak daha da artar. Çünkü artık herşey kendi konrolleri altında değildir.
Kendilerinden uzak oldukları dönemde, çocuklar özgür kalmaktadır ve öylesine saf ve kandırılmaya açıktırlar ki bu da olası tehlikelerin boyutunu yükseltmektedir.
Çocukların hiçbir şekilde ve hiçbir durumda ihmal edilmemesi gerekir. Ama yaşam koşulları öylesine ağır ki ve çalışma hayatının stresi o kadar yoğun ki, ne kadar isteseler de çoğu zaman anne ve babalar çocuklarının yanında olamamaktadır.
Çocukların çevresi hiç de küçümsenmeyecek tehlikeler ile doludur. Anne ve babalar, iyi semtlerde oturduklarını düşünüyor olabilirler, güvenlikli sitelerde yaşadıklarını sanabilirler, çocuklarını iyi okullarda okutuyor olabilirler, çocuklarına okullarına giderken veya okul dönüşlerinde servislerle ulaşım imkanı sağlamış olabilirler.
Ancak herşeye rağmen çevre olgusu küçümsenecek ve gözardı edilecek bir durum değildir. Öğrencilerin uyuştucu alışkanlığı kazanmaları, çetelere bulaşmaları, fuhuş batağına sürüklenmeleri hep birer tehlikedir. Herşey basit meraklarla başlar ve gititkçe büyür. Öğrencilerin okul dışında geçirecekleri zaman bu açıdan son derecede önemlidir.
Okul çıkışlarında nerelere gidiyor, kimlerle buluşuyor, neler yapıyor, nasıl vakit geçiriyor, bütün bu sorular cevaplanmak durumundadır. Ancak anne ve babaların az önce açıklanan iş temposu ve günlük koşuşturmaları içinde bu soruların cevaplarını kendi imkanları ile bulmaları mümkün değildir.
Bu nedenle özel dedektiflik büroları veya özel araştırma kuruluşları bu noktada çok ciddi hizmetler sunmaktadır. Çocuklarına sahip çıkmak isteyen anne ve babaların imdadına yetişen bu kuruluşların öğrenci araştırma çalışmaları sayesinde, çocukların tehlike içinde olup olmadıkları ortaya çıkarılmakta, tehlike içindeki çocuklar için daha tehlike büyümeden önlem alma fırsatı yaratılmaktadır.
Son günlerde yapılan bir araştırmaya göre, ilköğretim çağındaki öğrencilerin dörtte biri arkadaşlarına şiddet uyguluyor. Yarısı ise arkadaşlarından şiddet görüyor. Bu ürkütücü bir sonuçtur. Araştırmaya katılan öğrencileri yaş ortalaması 12’dir. Bu öğrencilerin yüzde 7’si sigara içmeyi denemişler. Öğrencilerin yüzde 12’si annelerinin otoriter olduğunu söylemiş. Anna ve babalarının ilgisiz olduğunu söyleyen öğrencilerin oranı yüzde 2. Ailelerini demokratik bulan öğrencilerin oranı ise yüzde 86.
Özellikle kalabalık ve kozmopolit şehirlerde suç oranları da ciddi boyutlarda artmaktadır. Fuhuş ve uyuşturucu olayları bir yandan, gasp olayları ve kap kaç olayları diğer yandan, hatta tarikatlar ve dini kuruluşların faaliyetleri, hep öğrencileri hedef alan suç unsurlarıdır. Bunlara kapılan gençlerin büyük çoğunluğu ise, kendilerine düzgün bir eğitim imkanı veremeyen, iletişim kopuklukları yaşayan ailelerden gelmektedir. Bu ailelere daha yakından bakılacak olursa şu unsurlar göze çarpar:
Kısaca kendi sorunları ile başedemeyen, çocukları ile sağlıklı bir letişim kuramayan ve herşeyi para ile ölçen ailelerde çocukların kötü yola kayma oranları çok yüksektir. Özellikle bu durumdaki öğrencileri korumak, kollamak ve suça itilmelerini önlemek açısından, özel dedektiflik kuruluşlarının veya özel araştırma kuruluşlarının faaliyetleri çok önemlidir. Kadrolarındaki eğitimli çalışanları ile öğrencilere nasıl yaklaşılacağını ve nasıl konuşulacağını bilen bu kuruluşlar, kısa sürede öğrenci araştırmasını tamamlamakta ve sonuçlarını paylaşmaktadır.
Araştırma hizmetleri alanında merak edilen her konuyu şirketimiz çalışanlarına danışabilirsiniz. Ayrıca yukarıda açıklanan türde olaylar ile karşılaşıyorsanız ve çocuklarınızın geleceğinden endişe duyuyorsanız, şirketimiz çalışanları, çok kapsamlı bir çalışma yaparak rapor verebilir.